Ay Tutulması ve Etkileri: Sevgi Açlığı Çekenlere…
Ay Tutulması ve Etkileri: Sevgi Açlığı Çekenlere…

Ay Tutulması ve Etkileri: Sevgi Açlığı Çekenlere…

17 Temmuz Çarşamba’nın ilk saatinde ay tutulması var.
Kendimizi Neye Hazırlayalım?

  • Yorgunluğa.
  • Yorgunluğun, uyuyunca geçmemesine.
  • Duygusal dalgalanmalarla harap olmaya.
  • Değersizlik hissinin, bir süre etimizi delip geçmesine.
  • Huysuz, morali bozuk hallerimize biz bile tahammül edemezken, bu hallerimizden dolayı insanların bizden uzaklaşmasına.
  • Neye canı sıkıldığı belli olmayan bir sürü insanın suratsız suratını çekmeye.
  • Herkesin kendi duygusal dalgalanmaları ile uğraşmaktan, kimseyi teselli edecek hali kalmamasına. Sizinle kimsenin ilgilenmemesine.
  • Moralimizi bozanın ne olduğunu bile tanımlayamadığımızdan, çevrede kafayı takacak konu veya kişi aramaya.
  • Bir üst maddedekini yapıp sağa-sola gereksiz saldıranlara gıcık olmaya.

Ayy! içim şişti.
İnsan bunlara kendini nasıl hazırlar?
Şaka mı bu?

Yorgunuz.
Yorgun olan beden değil.
Psikolojik bir yorgunluk bu.
Ruh zorlanıyor.
Hava ağır.
Sorsan, neyin var niye böylesin diye…
Elle tutulur bir şey anlatan yok.
Bilmiyor çünkü neyi olduğunu. Sorgulamıyor. Sorgulayacak hali yok.

Kendisiyle yüzleşmeyen insanın işi zor.
Bize hissettiklerimizi tanımlamak öğretilmedi hiç.
Moralin mi bozuk, üzgün müsün, kırgın mısın, hüzünlü müsün, kaygılı mısın?
Neyin olduğunu tanımlayamayınca, nereyi nasıl çözeceğini bulamıyor insan.

Bu ay tutulması zamanı biraz kendine çekilip rahatlamaya çalışmak lazım.
Sessizlik, tanımlama yapmayı kolaylaştırır.
Tanımlama yapmak ise, çözüme nereden başlamak gerektiğine ışık tutar.
Bunu tek başına yapmak zor. Yönlendirme iyi olur.” diyenlerdenseniz; öz-şefkat ve gücümüzü toplamak üzerine çalışacağımız bir dolunay meditasyonu var BodyFit Nişantaşı’nda. 17 Temmuz Çarşamba akşamında. Detayları burada. Ben de katılacağım, tavsiye ederim.

***
Bu aralar hepimiz Yengeçvari olduk. Gökyüzü buram buram Yengeç enerjisi saçıyor.
Sanki hepimizin sert kabuğunu almışlar. Yumuşacık iç organlarımızı, etimizi, kanımızı koruyan bir şey kalmamış.
Hassasız. Ufacık şeyden yaralanıyor gibi hissediyoruz.
Kaygı ve sıkışıklık kolay esir alıyor.
Normalde kafaya bile takmayacağımız şeyler, günlerce ruha işkence ediyor.
Halbuki böyle değildik, ne oldu acaba?

Olan şu:
Sevilmeye ve kabul görmeye her zamankinden çok ihtiyacımız var.
Herkes kendi derdine düşmüşken kim seni sevecek?
Kendine sen bile tahammül edemiyorken, kim sana ilgi ve şefkat gösterecek?

Ben de bu aralar, bu enerjileri sünger gibi çekiyorum içime.
Dün akşam, kocamla sarılıp uzanmışken tatlı bir aydınlanma yaşadım. Bu yazıyı günlerdir kafamda döndürüyorum; asıl söylemem gereken şeyi bir türlü tanımlayamadığımı hissediyordum ki bu tatlı aydınlanma ile tanımlayabildim.
Beni “Huysuz karım…” diye severken birden anladım.
Hayatımda hiç kimse, beni, ben huysuzken böyle sevmemişti. Kimse ben huysuzken bana böyle şefkat ve sevgi ile yaklaşmamıştı.
Ben bile o anda kendimi sevemezken, kendime tahammül edemezken, hayata huysuzlanırken beni sevebilmesi ne garipti.
Bir anda beni tüm o negatif halden çekip çıkarıp, kalbimi yumuşatmış ve tüm bedenime huzurun yayılmasına vesile olmuştu.
 
Bir sene kadar önce “Ben huysuzken beni sev. Sevilmeye çok ihtiyacım olduğunda huysuzlanıyorum.” demiştim. Unutmamış. Zor anımda, kalbimin kilidini kolayca açıverdi.

***

İnsanın kendini bilmesi çok kıymetli.
Ruhunun şifrelerini, önce keşfetmek, sonra da sevdiklerine açmak, kendine bir destek sistemi oluşturmak çok şifalı.
Bu aralar bu destek sisteminizdekiler de huysuzlanmış, sertleşmiş, kendilerini sizden çekmiş olabilir. Bilin ki onların da sevgiye ihtiyacı var.
Sevgiyi birilerinin başlatması gerekiyor.
Bugünlerin şifası burada: Zor olanı yapıp, sevgiyi başlatan olmak!

Bir de toprağın ve suyun şifası yardımcı olur bu ara.
Suya girmek, bol su içmek, insanın duygusal dalgalanmalarına iyi gelir.
Doğaya gitmek, toprağa dokunmak da öyle…

***

Bu tutulmanın temel mesajı geçmişi bırakmaya dair.
Artık bize hizmet etmeyeni, iyi gelmeyeni bırakmak gerekiyor.
Bu tema, farkındaysanız uzun süredir var.
Bırakmadıkça, insanı kanırtıyor.
Bu aralar günleriniz çok zor geçiyorsa, bırakmanız gerekeni artık tanımlamanız lazım demek ki…
Bırakılacak olan bir tutum, alışkanlık, karakter özelliği…
Yapılması gereken ödev içsel.
Sevme-sevilme çarkınızı bozan, sizi yalnızlaştıran tutumlarınıza bakın.

Ama yüzeye değil, katman katman derinleri arayın.
Dönüşmesi gereken şeyler derinlere kök saldığında, kökü bulmak da kurutmak da zaman alıyor. Kendinize zaman tanıyın.

Bir de duygusal dalgalanmaları ile etrafa saldıranlardan, duygusal enerji kirliliği yaratanlardan olmayın. Lütfen!
Sevgiyi başlatma yüceliğini göstermeye gayret edin.
Karşıdakinin de sevgiye ihtiyacı var. Hiç öyle görünmüyorsa, bilin ki en çok onun sevgiye ihtiyacı var.

Sevgiyle,
Burcu Akçimen
15 Temmuz 2019, İstanbul

Böylesi yoğun enerjiler altında kendini anlamak ve zamanın, kendi doğum haritan üzerindeki etkilerini öğrenmek oldukça yol gösterici oluyor. Doğum haritanı analiz etmemi istersen bana yazabilirsin: burcuvurkac@gmail.com
Kapsamlı astrolojik danışmanlık hizmetimle ilgili detaylı bilgi almak için burayı inceleyebilirsin.