Sezen Aksu Yengeç burcudur.
O içli şarkılarının altında yatan tılsım, bana sorarsanız Yengeç enerjisidir.
Özde Yengeçlik olunca, o enerjiyi daha net anlamak düşüyor bana.
16 Temmuz günü, saat 04:25’te doğacak olan yeni ay haritasına baktığımda aklıma ilk gelen Sezen Aksu’nun söylediği, Şimdi Yeni Şeyler Söylemek Lazım diye giden şarkısı oldu.
Şimdi yeni ay doğuyor. Yeni şeyler söylemek lazım da neyin yenisi?
Eskinin yenisi diye özetlemek belki en doğrusu.
Ev diye bildiğin, yuva diye tanımladığın yerlere dair yeni şeyler…
Aile diye en yakının saydıklarına dair yeni şeyler…
Yeni ayı, Akrep’te gerileyen Satürn desteklerken, geçmişten gelenden ders alıp, son bir hamle daha yapalım dedirtiyor.
Halının altına süpürdüklerini çıkarıp, oraları da temizle.
Aklında kalacağına, yap gitsin.
Ama işin içinde Yengeç’lik olunca, bir güvence arayacağımız kesin.
İpi sağlam kazığa bağlamak isteyebilirsiniz. Ama yok öyle bir şey.
Ne olacaksa zaten oluyor.
Teslim olmayı da öğrenmek gerekiyor.
Mars-Merkür ikilisi birlibirine sarılmış ve minnak gezegen Plüto’dan karşı saldırı alırken, attığımız adımlarda, söylediğimiz sözlerde, ortaya attığımız fikirlerde dirençle karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Sanki akıntıya karşı kürek çekiyormuş hissin olsa da yürü.
Kayak yapanlar bilir. Dik bir parkurdan aşağıya diklemesine inemezsin. Yan yan dolana dolana inmen gerekir. Yoksa kafayı gözü yarmakla kalmaz, o tatlı canını da teslim edebilirsin.
Şu anki astrolojik tablo bu işte.
Dik tepeye çıktın. Aşağıya doğru bakıyorsun. Yok yapamam, inemem ben burdan deyip vazgeçmek an meselesi. Ama unutma, yan yan gitmek diye de bir yol var.
Esne, rahatla. İnişin tadını çıkar. Belki de gözünü korkutan o iniş, hayatındaki en tatlı ve en çok anlatacağın maceraya dönüşebilir.
Yeni ay haritasına baktıkça, söylenmeyenleri hisseden bir insan tipi vardır, o öne çıkıyor bir de…
Onlara bayram gibi gelecek günler.
Söylenmeyeni hissettiğinde görmezden gelme.
Bağ kur. Sor. Şefkatle yaklaş.
Belki de senin gözünü korkutan yaklaşmaktır.
Yakınına almaz oldu kimse kimseyi. Naber’den öte gitmez oldu muhabbetler.
Oysa ki hepimizin derininde ne hikayeler var.
Bugün Facebook’ta bir arkadaşım paylaşmış. Buraya almadan geçemeyeceğim. İçinde bulunduğumuz durumu pek güzel özetlemiş:
“Küçük konuşmalardan nefret ediyorum. Atomlar hakkında konuşmak istiyorum. Ölüm hakkında, uzylılar, seks, büyü, zeka, hayatın anlamı, uzaklardaki galaksiler, söylediğin yalanlar, yaraların, en sevdiğin kokular, çocukluğun, seni gece uyanık bırakan şeyler, kırılganlıkların, güvensizliklerin, ve korkuların hakkında. Ben derinliği olan insanları seviyorum, şaşırtıcı zihinlerinden doğan duygularla konuşan insanları.
Naber’i bilmek istemiyorum.”
Sen de bunu diyenlerden ve bugünlerde çokça hissedenlerdensen, önce sen başla.
Sevgi bağı kur. Sor, dinle. Bağ kur.
Şifa gibi gelecek.
İyi bayramlar & Şifa dolu yeni aylar olsun hepimize!
Burcu Vurkaç
14 Temmuz 2015, İstanbul