“Kendine İhanet Etmeyi Bırak!” Diyen Astrolojik Etkiler
“Kendine İhanet Etmeyi Bırak!” Diyen Astrolojik Etkiler

“Kendine İhanet Etmeyi Bırak!” Diyen Astrolojik Etkiler

Aslan Burcunda Yeni Ay Doğdu

Yeni hafta, Aslan burcunda doğan yeni ayın ardından başlıyor.
Aslan burcundaki yeni ay yalnız değil. Venüs, Satürn ve Uranüs’ün işin içinde olması, zaten oldukça renkli olan Aslan enerjisini iyice renklendiriyor.

Yeni aylar, yeni başlangıçlar zamanıdır.
Bu cümleyi her yeni ayda bir şekilde kuruyorum.
Hayatın kendi içindeki döngüsünü ve dengesini hatırlatıyor her seferinde.
“Bu sefer neye başlayacağız Burcu?” diyenlere anlatayım.

Muhteşem Potasiyelinin Farkında Olanlar ve Olmayanlar

Hepimizin içinde muazzam bir potansiyel var.
Hepimizin, diğer kişilerden çok daha iyi yapabildiği bir şey var.
Öyle bir yeteneğimiz var ki bizi yaşam enerjisi ile besler.
Bizi akışa geçirir. Bizi dengeye getirir.
Bizi pırıl pırıl parlatır.
Üretmemizi sağlar.
Sabahları heyecanla yataktan kalkmamızı sağlar.
Bir amacımız olmasını sağlar.

Doğum haritalarını analiz ederken bu alana bakmak kişisel merakımdır.
Yıllarca yaptığım seanslarda, bu alandan kendini uzak tutmuş, toplumun ona biçtiği rollere sığmak için kendine ihanet etmiş yüzlerce insan tanıdım.

İnsanlara bu hayata neden geldiklerini, yeteneğinin ne olduğunu, nasıl yaratacağını, üreteceğini ve parlayacağını anlattım.
Bir kısmı işe yaradı.
Bir kısmı bir kulaktan girip ötekinden çıktı.
Bir kısmı ise yılların biriktirdiği önyargılara yenildi.

İnsanoğlu, bu dünyaya pırıl pırıl parlayacağı yeteneklerle ve müthiş bir potansiyelle geliyor.
Zaman içerisinde eğitim sistemi, aile, çevre derken, büyük bir kısmımız bir kalıba sığmaya çalışıyor.
Çok az bir kısım, içindeki müthiş potansiyeli takip edip kalıpların dışında yalnız kalmayı kabul ediyor.

Kendini keşfetmeyi, kendi potansiyelini keşfetmeyi ve bu dünyaya geliş amacını bulmaya yönleniyor.
Söylemesi kolay olsa da yapması zaman alan şeylerden bahsediyorum.

Peki neden bu kadar uzun uzun bahsediyorum derseniz…
Aslan burcunda doğan yeni ay, Jüpiter’in yaklaşık 1 sene kalmak üzere Başak burcuna geçişi ve başınızı ağrıtmamak için saymak istemediğim diğer tüm astrolojik etkiler birleşince beni bunları yazmaya itiyor.

Ne Yapmak Lazım?

ARIN!” diyor!
Kendine gel. Özüne dön.” diyor.
Ne demek bu?

Yaratıcılığımız çığ olur akarken, henüz kalıplara girmediğimiz, henüz toplum içinde yaşamanın kuralları bizi küçük kavanozlara sıkıştırmamışken, yani henüz biz çocukken, kimseler bizden istemeden bir şeyler yapardık. Mutlulukla üretirdik!
Ben yazı yazardım mesela. Öğretmenlik yapardım.
Bugün benim hayatımız dengeleyen, yaşam enerjimi besleyen, üretmemi sağlayan, dünyaya bir faydam olduğunu hissettiren şeyler bunlar.

Senin de mutlaka böyle içinden gelen coşku ile yaptığın bir şeyler olmalı çocukken. Düşünmen lazım.
Sessizleşip, kendine dönüp araştırman lazım.
Otomatik pilotta yaşamayı bırakıp, kendini keşfetmeye dönmen lazım.
Kendine emek vermen lazım.
Ancak o zaman hem kendine hem de dünyaya bir faydan dokunacak.

Beynimi Nasıl Uyuşturdum?

Geçen hafta çıktığım tatilde 9 günde 3 kitap bitirdim. Hepsi tuğla gibi kalın kalın kitaplar. Fark ettim ki kendimi böyle uyuşturuyorum. Kendimden kaçıyorum. Zihnimde dönen binlerce şeyi görmezden gelmenin, ilham akışlarına direnmenin, üretmenin önüne geçmenin yolu bu olmuş bende.
Kaç zamandır yazı yazmıyorum mesela.
Gelen ilham akışlarında, elime bir şey alıp yazıvermiyorum. Üşeniyorum.
Evren hep aynı mesajı gönderiyor: YAZ.
Farklı kişiler, farklı şehirlerde ve ülkelerde yazılarımdan bahsediyorlar ve yazmıyorsun, yaz diyorlar.
Sana bu yeteneği, saklayasın diye vermedik.
Evrenin mesajlarını tercüme edesin, iletesin diye verdik diyor içimdeki bir ses.
O sese çok uzun zamandır direnirken, artık vazgeçtim.
Bekleyen 2 kitap, 10’larca başlanmış ama devam edilememiş yazı sevgiyle kucak açıyor şimdi bana.
İçimde bir heyecan, yeni başlayan bir aşkın kıpırtısı var sanki.

Peki nasıl bu noktaya geldim?
Jüpiter’in Başak’a geçişini hissettim içimde.
Eğer kendine dönersen, sessizleşirsen sen de hissedebilirsin.
Astrolojiyi çözmüş olmana gerek yok.

Bu enerji özünde şunu diyor:
Sana ait olmayan kalıplardan, beynini uyuşturan her şeyden arın.
Fark et bunları.
Fark edince kendine kızma. Boşa geçirdiğin zamana yanma.
Önüne bak.
Artık üretme zamanı, yaratma zamanı.
Temiz olmayanı bedenine sokma. Enerjini etkiliyor. Anla bunu artık. Sen soluduğun hava, yediğin ve içtiğinden oluşuyorsun.
Yaşamını sadeleştir.
Sadelikte huzur var.
Önce Kendine, Sonra da Dünyaya Borcun Var!

Kendi yeteneklerini fark etmeyi, onların üzerine gitmeyi borçlusun kendine.
Hayatta pırıl pırıl parlayacağın konuları keşfetmeyi ve onları yaşamayı borçlusun kendine.
Kendini keşfetmeyi borçlusun kendine.
Kendine ihanet etmeyi bırak.
Kendin için bir şeyler yaptığında, bil ki dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkı sağlıyorsun.
Kendinden vazgeçme.
Güzel olmak, ünlü olmak, herkes tarafından sevilmek zorunda değilsin.
Kendi kendinle tatmin olmayı, mutlu olmayı öğrenmen gerekiyor.
Gerisi boş çünkü…
Mutluluğunun kendin dışında bir şeylere bağlı olması bir hapisane.
Çık oradan.
Özgürlüğünü eline al.
Kimse seni zorla tutmuyor orada. Senden başka…

Üret! 
Üretme heyecanını anlat herkese.
Heyecanının gözlerindeki pırıltıdan yansısın.
Bedenin, ruhun yaşam enerjisiyle dolacak bak böyle.
Hadi bırak ezbere yaşamayı.
Barış yap kendinle.

Yeni ay zamanları, yeni başlangıçları destekleyen müthiş bir rüzgar estirir.
al arkana rüzgarı. Önce kendin için ve aslında hepimiz için yürü.
Sen de katıl bu yolculuğa. Adı kendini keşfetme yolculuğu.
Kalıplardan sıyrılıp, pırıl pırıl parlama yolculuğu.
Sen de güneş gibi doğ!
Güneş nasıl da dünyamızı besliyor.
Bir kaynak da sen ol.
Gör bak dünyan daha güzel bir hale gelecek.

Burcu Vurkaç
17 Ağustos 2015, İstanbul

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir