Venüs Gerilemesi Bitti.
Venüs, 25 Temmuz’dan beridir geriliyordu. 6 Eylül’de durağan pozisyona geçti.
Neler Oldu?
Uzun süredir ilişkilerden beklediklerimizi alamıyorduk. İlişkilere dair beklentilerimiz yükseliyordu.
Hem romantik ilişkiler hem arkadaşlık hem de iş ilişkilerinde, ihtiyaçlar arttı da arttı.
İşte anlaşmazlıklar oluştu.
Yanlış anlamanın, varsaymanın en coştuğu; bu yüzden yüreklerin birbirinden uzaklaştığı günler geçti.
İçimizde büyüdü bir şeyler.
Kimselere söyleyemedik belki.
Hareket edemedik, etsek de sonuç alamadık.
Uzaktan baktık.
Cümlelerimizi yuttuk.
Söylediğimiz cümleler de kısa süre sonra boğazımıza dizildi belki…
Bize söylenenlerle içimizi dağladık belki…
Kurduk da kurduk.
Midemize, tam da egonun fiziksel olarak kendini hissettirdiği mide çakrasının üzerine defalarca ağırlık çöktü belki.
Boğaz çakrası tıkandı.
Boğaza bir düğüm oturdu.
Akışlar tıkandı.
Tıkandık.
Yukarıda sayılanlar 25 Temmuz’dan 6 Eylül’e kadar ara ara hayatlara girdi çıktı.
Kimisi ağlayıp sızlanmayı seçti. Kimisi sert esen rüzgara karşı yürümeyi.
Seçimlerdir sonuçları belirleyen.
Astrolojik enerjiler seni desteklemiyor diye, elin kolun bağlı oturmak zorunda değilsin ki!
Hayat senin, seçimler senin.
Zihnindeki binlerce hikayeye kendini inandırıp, kendini durdurmak da bir seçim.
Neyse…
Şimdi elindeki sonuçlardan memnun olmayanlara ışık göründü.
İlişkilerde bir şeyleri yoluna koymak istiyorsan top sende. Elinde sektirip durma, ilişkiye konu olmuş diğer kişilerle oynamaya başla.
Neler Yapmak Lazım?
İlişkilere dair yolunda gitmeyen her ne varsa, şimdi üzerine bir çizgi çekme zamanı geldi demeye çalışıyorum.
Bitmesi gerekenlerin bitirilmesi haftası bu hafta.
Bitirilmesi gerekenler derine kök salmış olabilir. Kökü 2 yıldır, içinde epeyce yol kat etmiş olabilir.
Köklerin hala seni besleyen bir kaynağa hala ulaşamadı ise, bırak o yolu, sonu yok.
Diyorsan ki, yok, besleniyorum. O zaman o yoldaki tamirleri yapman lazım.
Başlangıçlar için acele etmemekte fayda var.
Başlangıçları 13 Eylül Pazar günü Başak burcundaki Güneş tutulması sonrasına bıraksan daha iyi olur. Onun yazısını ayrıca yazıyorum. Az daha sabır.
O zamana kadar ilişkilerinde sıkıştığın, cümlelerini yuttuğun konuları şifalandır.
Bir şeyi bitiriyorsan, sana yakışan şekilde bitir.
İnsanca bitir.
Kalp kırmadan, üzmeden kendi gerçeğini ifade et.
Karşıdakinin canını acıtmaksa niyetin, dur. Eline ne geçecek ki bundan?
Zaten dünyada yeterince acı var. Bir acı kaynağı da sen olma.
Ne ekersen onu biçersin! Unutma.
Şifalandır ilişkileri.
Bırak kafandaki senaryolarla kendini gaza getirmeyi.
Gerçeğe odaklan.
Önce SEN, Sonra…
Bir de ilişki demişken…
İki kişi ile kurulur zannediyor insan hep.
En önemli ilişkinin, kendinle olan ilişki olduğunu hatırla.
Sen kendine nasıl davranıyorsan, dünyaya da öyle davranıyorsun.
Kendinle olan ilişkini de şifalandır.
Nazik ol kendine.
Özen göster kendine.
Aşk mı istiyorsun?
Önce sen kendin aşık ol kendine.
Bitirirken…
Söylemezsem içimde kalır.
Başkası ne der, hakkımda ne düşünür diye yaşayan;
imajına zarar gelecek diye ödü kopan;
kendi hayatına, kendi özüne ihanet eden bir sahtelik içinde boğulmuş insanlar daha çok batar göze bu aralar.
Hani olur da sende onlardan bir parça varsa bil ki;
pırıl pırıl parlamanın ve mutlulukla dolmanın yolu olduğun gibi olmak, doğalına sahip çıkmak.
Başkası ne düşünür diye sana ait olmayan kalıplara girmek tüketir insanı.
Kalıptan çıkmak ise özgürlük!
O kalıplara yıllar içinde çokça girdim.
Çıktım.
Oradan biliyorum.
Burcu Vurkaç
8 Eylül 2015, İstanbul