Hayatın Akışını Yeniden Dizayn Etmek
Bugünlerde yaşamı siyah-beyaz gibi iki uç arasında görmeye başladıysanız dikkat!
Hayatta grilerin ve hatta başka renklerin olduğunu da hatırlasak mı bu ara?
Mesela, ilişkilerde yapıp yıkmadan önce samimiyetle açılmayı denemeye ne dersiniz?,
Bir de bugün daha çok gülümsesek?
Pilates ve Yoga derslerime başlangıcım hep nefesle olur.
Bedenen ve zihnen hazırlanmak için…
Sonra bedeni yavaş yavaş açmaya başlarım. Beden ısınır, hormonlar salgılanmaya başlar. Sonra yavaş yavaş iddialı pozlar ve akışlar gelir. Bedeni değiştirmek için, sınırlarımızı fark etmek ve aşmak için.
Sınırları aşmanın önemini çoğu zaman derslerimde vurgularım.
Çünkü bizim sınır diye gördüğümüz şey yalnızca bir varsayımdır. Bu varsayımın değişebileceğini görmek ise yeni bir hayatın başlangıcıdır.
Hayatta her şeyin bir zamanı, bir sıralaması var.
Belki bu yüzden biz eğitmenler derslerimizde verdiğimiz sıralamaları çok önemseriz. Başlangıç yemeği ile tatlı sıralamasını karıştırmamaya özen gösteririz. Güzel bir başlangıç yemeği, arkasından gelen ara sıcak ve ana yemeğin vereceği akışın haz vereceğini biliriz.
Zekice sıralanan akışlar beni her daim etkilemiştir.
Amerika seyahatim sırasında pek çok eğitmenin derslerine, atölyelerine katıldım. Bu esnada bu akış konusu tekrar dikkatimi çekti. Bedeni ısıtmadan, hazırlamadan, doğrudan en sert pozlarla başlayan bir Pilates dersi esnasında daha baştan pes ettim. İnsanların kendilerini incitmeye, sakatlamaya karşı ne kadar dikkatsiz olduklarını, hatta bunu iyi bir şey sandıklarını görünce şaşkınlığım daha da arttı.
Bedenimi tanımama, uzun yıllardır Pilates yapmama rağmen pes ettim. O an akışın önemi çınladı zihnimde. Dersten hiç tat almadım. Eğitmene olan saygımdan dolayı dersten de çıkmadım. Ama bir daha o derse de girmedim.
Vaktinden önce gelen bir aydınlanmayı, fırsatı fark edemediğimiz gibi, zamanı gelmeden yapılan ‘fazla’ girişimlerin acısı da böyle belki. İnsanı pes ettiriyor. İnsan bir daha yanına yaklaşmak bile istemiyor. (Bu da belki fark edip aşmak gereken bir nokta. Bu konuyu daha sonra tekrar düşünmek üzere rafta bıraktım.)
Evet, hepimiz akış öğretmiyoruz belki hayatta. Ancak hepimiz kendi hayatımızın akışını yönetiyoruz. Sabahtan akşama her günün bir akışı var. Her sohbetin, her ilişkinin, işin bir akışı var. Daha ilk günden birisi ile dost olmaya zorlamanın saçma olduğunu anlayabiliyoruz da, kendi hedeflerimiz söz konusu iken bazen gözümüz görmez hale gelebiliyor ve o dostluğu ilk günden talep etmeye kalkıyoruz. Olmayınca da hayal kırıklığı…
Hazır olmadığımız, sürekli zorladığımız akışlar bir süre sonra sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Bizi yavaş yavaş tüketiyor. Yaşam enerjimizden sızıntı yapıyor. Bu farkındalıkla, bir süre önce günlük akışlarımı, işlerimi, zaman planlamamı değiştirmeye karar verdim. Örneğin uzun süredir sabahları haber okumayı bıraktım. Güne başlangıç enerjimi adeta alaşağı ediyor.
Sevdiğim konularda birkaç satır okumak, yazmak, sessizlik, sakin bir kahvaltı, ağaçların taze kokusu için dışarı çıkmak, günün akışının ilk hamleleri oldu. Sonra geriye çekilip hayatıma baktım. Bana iyi gelmeyen akışları ve mutlulukla aktığım anları fark etmek için. Sonra güzel bir temizliğe gittim. Günün, belki de haftanın başı, ısınması, gelişmesi, sınır değiştiren yanı, esnemesi, tatlısı…. Hepsini fark ettim ve günlük rutinlerimi değiştirdim.
Son dönemde vermeye başladığım ‘Kariyerimi Nasıl Değiştiririm Semineri’ ile yaşadığım farkındalıklar da bunda çok etkili oldu belki. Seminerin bir bölümünde katılımcıların doğum haritaları üzerinden analiz ettiğim, ‘Günlük Rutininiz Nasıl Olmalı?’ bölümü kendi hayatımı da tekrar sorgulamama neden oldu. Kimimiz günlük rutininde huzur, dinginlik ararken, kimimiz oyun, eğlence, meydan okuma veya aksiyon arıyoruz. Herkesin ihtiyacını anlamak önemli. Ama en önemlisi kendi ihtiyaçlarımızı anlamak. Hayatımızın akışını, bize öğretilene göre değil, kendimize uygun olana göre dizayn etmek…
Halen Başak burcu döneminde ilerliyoruz. Ay büyüyor. Yeni rutinler yaratmak, başlamak için güzel günlerdeyiz. Belki daha da önemlisi, ilişkilerde derinleşme, samimi yakınlık kurma ve temizlenmesi gerekenleri temizleme dönemindeyiz. İlişki deyince hep dış dünyaya açılıyor belki algımız. Kendimizle olan ilişkiyi de bu noktada hatırlatmak isterim. Kendinizle tekrar içten, açık, samimi bir ilişki kurmaya başlamak isterseniz, hemen bugünden itibaren hayatınızın akışına bir çekidüzen vermek isteyebilirsiniz. Canlanan enerjiniz, parlayan gözleriniz, sağlıklı bedeniniz ve rahatlayan hisleriniz ödül olarak kapınızı çalınca şaşırmayın. Onlara da kocaman bir hoşgeldin deyip, akışın tatlısının tadına varın.
Hepimize mutlu haftalar!