Steve Jobs’ın ölüm haberini aldığımız gün, pek çoğumuz içimizde bir buruklukla onun Stanford üniversitesindeki konuşmasını tekrar izledik.
Facebook’ta, Twitter’da paylaştık.
Bu konuşmadan alınmış cümleleri statümüze yazdık. Ben de bu konuşamadan beni çok etkileyen bir cümleyi Facebook statümde paylaşmadan önce üzerine düşünürken dalıııp gittim.
Sonra, o dalıp gitmenin getirdiklerini o akşamki Pilates dersimi kapatırken öğrencilerimle de paylaştım:
“Bugün benim hayatımın son günü olsa, son bir defa daha ders yapmak isterdim. Sizleri görmek isterdim.
Burada yaşadığım şey bu denli bir mutluluk!
Bu mutluluğu buraya her gelişinizde görüyorsunuz biliyorum. Bu mutluluğu sizlerle bir defada kelimelere dökerek paylaşmak istedim. İyi ki varsınız!
Kimileriniz biliyor, buraya-sizin karşınıza gelmek için çok çok çalıştım. Geceler, gündüzler sürdü. Hayatımdan pek çok fedakarlık yapmam gerekti. Ama içimdeki ses hep bu yolda ilerlememi söyledi. Ben de onu dinledim. Zaman zaman sorgulasam, güvenmesem ve zorlansam da dinledim…
Bugün, Steve Jobs’ın dediği gibi hepimiz için dileğim, içinizden gelen sesi dinleyin.
Bir şekilde o, sizin için neyin doğru olduğunu biliyor.
Korkularınız, endişeleriniz olabilir. Benim de var. Ama bunların içinizdeki o sesi bastırmasına izin vermeyin. ”
Bugün bir arkadaşım sohbetimiz esnasında ‘Seni özlüyorum. Sende insana iyi gelen bir şey var. İnsanların hayatına iki sözünle dokunuyorsun, güç veriyorsun ve hayatlarında bir şeyleri değiştiriyorsun‘ deyince, içimdeki ses o gün derste paylaştıklarımı burada da paylaşmamı söyledi.
Belki birilerinin hayatında ufak da olsa bir şeyleri titretir diye…
İçinizdeki sesin sesini yükselterek konuşması dileklerimle…