“İnsanın içinde bütün evren vardır ve eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen, kapı orada ve anahtar elindedir. Yeryüzünde senden başka hiç kimse ne sana o anahtarı verebilir ne de o kapıyı açabilir.”
Jidhu Krishnamurti
28 Mart Salı günü sabahın ilk ışıklarıyla Koç burcunda yeni ay doğuyor.
Yeni ay doğuyor doğmasına da gündemimizi eskilerden alıyoruz.
Gündemde benlik, öz değer kavramları ve ilişkilerimiz var.
Konuyu biraz açalım.
Geçmişten gelen bir takım ilişkilere ait gündemler karşımıza ya çıktı ya çıkmak üzere…
Kişiler, geçmişe dair olaylar ya karşına çıkıyor ya aklına düşüyor fena halde…
Benliğimize ayna tutar misali uzun süredir görmekten kaçındıklarımızı yüzümüze çarptı, çarpacak.
Bu ilişki belki bir arkadaş, belki eski bir aşk, belki de derinden bağ kurduğumuz başka bir türde olabilir.
Türü değil de iç dünyamızda yarattıkları olay.
Karmaşık hissediyorsak çoktan bu etkiye balıklama dalmışız demektir.
Hüzün, özlem, öfke, kırgınlık, kin, korku…
İçerideki hissiyat her ne ise önemi yok. Köküne bakmak lazım çünkü.
Kökünde görmezden gelinen bir boşluk var: Kendini değersiz hissetmek, sevgi açlığı, terkedilme korkusu, hayal kırıklığı, yalnızlık kaygısı, kaybetme korkusu…
Seninki hangisi, sen bilebilirsin ancak.
Öz değerimizi sarsan, bu acılı hislerin üzerini örten bir ikincil hisse kapılma zamanı değil.
Geçmişten gelen kişi ve ilişkinin türüne takılma zamanı da değil.
Suçlama, kin kusma, kurban psikolojisine girme zamanı hiç değil!
Bu yeni ayın derdi benlikle.
Kendini yeniden tanımlamakla…
Bu uzun bir süreç. Zaten bu yeni ayın haritası da hızlı sonuçlar vaad etmiyor. Direnç, ağırlık ve yavaşlık içeriyor.
Yeniden doğuş için, içeride birikeni kabul etmeyi önkoşul olarak önümüze koyan bir süreçten geçeceğiz hep birlikte.
Direnebilirsin!
Seçim her daim senin. Astrolojik enerji, insan iradesi kadar güçlü değildir.
Ama bence direnmek anlamsız.
Akıllıca olan, bu enerjiyle işbirliği yapmak.
Direnmek, kaçmaya, görmezden gelmek için binbir bahane üretmeye sebep olacaktır.
Bağımlılıklara kapılmaya da sebep olacaktır ki en fenası.
Korkup kaçmanın yakışıkalmayacağı bir enerji altındayız demeye çalışıyorum özetle.
Olanı kabul etmek, cüret etmek, cesaret etmek zamanıdır zaman.
Çok kavramsal oldu. Örnekleyeyim en iyisi…
Birkaç gün önce, karanlık günlerimden birindeyim. Gün boyu perdeleri çekip yorganın altına saklanasım var. Nitekim yaptım da…
Yıllar içinde öğrendiğim bir şey var: Bu hayattan kopma, herkesten saklanma hali bana pek iyi gelmiyor. Bu öğrenmişlikten mütevellit yakın birkaç arkadaşıma söyledim yorgan altına saklandığımı.
Sağolsunlar alarmı duydular ki beni oradan çıkarmak için içime dokunan birkaç cümle kuruverdiler.
Birisi dedi ki “Konuşacağız. Çık yorganın altından.”
“Yok,” dedim. “Konuşacak halim yok.”
Beni yorganın altından çıkaran cümlesini okudum sonra telefonun ekranında: “Emotion comes from motion.”
Evet, bu duygu durumu hareket etmekle değişen bir şey.
İster bunu fiziksel hareket olarak yorumla, ister çaba olarak…
Hareket etmek insana iyi geliyor.
Bugünler, hareket etme günleri.
İyi de nereye doğru hareket edeceğiz?
İçeri doğru!
Hareketlerin en zoru.
İçeri doğru hareket etmeye, biriktirdiğin toksik dünya ile karşılaşmaya, gördüklerini kabul etmeye ve kendine şefkat göstermeye açık olmaya cesaretin var mı?
Havalar ısınınca ince giyinmeye cesaretin var mı diye sormak gibi bir şey bu!
Yükselen enerji hepimizi içe bakmaya zorluyor.
Karşına çıkan geçmiş belki seni kırgın hissettiriyor, belki üzgün, belki öfkeli, belki hakkı yenmiş…
Hepsinin altında kendini tanımlamakla ve kendine biçtiğin değerle ilgili bir karmaşa yatıyor olabilir mi?
Sorular Sorular…
Ben değerli miyim?
Neden değerliyim?
Kendimi neden değersiz hissediyorum?
Değersizlik hissim ilişkilerimde nasıl hayat buluyor?
Neyi değiştirmeliyim ki bu hallerim değişsin?
Bu geçmişten gelen kişi(ler) neden tekrar karşıma çıktı?
Neyi görmem gerekiyor?
Neyi kabul etmem ve yüzleşmem gerekiyor?
Bu sorular zor sorular. Ama daha fazla ertelemeden sormaya başlamak gerekiyor.
Yapacağımız Yeni Ay Meditasyonunda bu ay derinlere dalacağız.
İçeride, en karanlık köşelerde sakladıklarımıza ışık tutup onları nasıl şifalayacağımıza bakacağız.
Bence çok değerli bir çalışma.
Cesaretin ve kendin için hareket etmeye niyetin varsa seni de beklerim.
Yerimiz kısıtlı malum, geleceksen lütfen BodyFit Nişantaşı’nı arayıp ismini yazdırmayı ihmal etme.
Gelemezsen de lütfen kendini ihmal etme.
Bak içeriye.
Karanlıklarına ışık tutmaya niyet et.
Emin ol, bunu yaptığına fazlasıyla değecek.
Kendi dönüşümüne, yeniden doğumuna çaban ve motivasyonun yüksek olsun diliyorum bu ay.
Kal sağlıcakla!
Sevgilerimle,
Burcu Vurkaç
23 Mart 2017, İstanbul